|
|
|
|
a-b-c-ç-d-e-f |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tümü
- Aaba : abla
- Aamıt : armut (reyhan-erdem)
- Aapa-aapalık : arpa-arpa ekilen yer (ev yakını)
- Aaretlik : dünya ile ilişkisini kesmiş, hayat arkadaşı
- Aaşam : akşam (reyhan-erdem)
- Abdaslık : evin mutfak gereçlerinin yıkandığı bölüm (şeref akgün)
- Acır : acur
- Adıbelli : madem öyle
- Afakanı gaakmak: heyecanlanmak,kalbi hızla atmak
- Ağdırmak : ağır gelmek
- Ağı-ağılamak-ağılı : zehir-zehirlemek-zehirli
- Ağıl : koyun keçi damı
- Ağız : hayvanın ilk sütü
- Ağmak : üzerine çıkmak, tırmanmak
- Ahar : çeşme yalağı,yemlik
- Akgın : biçimli,üreyen,düzgün
- Akıdeş : arkadaş
- Akıtma : un ve yumurta ile hazırlanıp saca akıtılan yiyecek
- Ala bele : üstünkörü yapılmış
- Alan.ı gitmek : tarlaya çalışmaya gitmek
- Alaz, yalaz? : ateşin yükselen kısmı, alev
- Algaası : çocukları korkutmak için uydurulan cadı
- Alıcı guş : şahin? Kartal?
- Allah yaraddı demem bak
- Allah yarlığamış
- Alman desdiresi : bir çeşit testere
- Amba_ : ambar
- An.lanmak : toz toprak içinde yuvarlanmak(reyhan-erdem)
- Anadda : anahtar
- Andık : sırtlan(reyhan-erdem)
- Angare-angareye gitmek: angarya, imece
- Angıra lasdığı : ankara lastiği- siyah renkli lastik ayakkabı
- Annaç : karşı, karşısı (şeref akgün)
- Annat : deste toplama aracı
- Annı gabanı bi daş çıkamak (tamer ovalı)
- Apappak-apapbacık : bembeyaz apappacık oodu
- Aparlö-tellal bağıryo: duyuru yapılıyor
- Aralık :hol
- Ardmak : asmak,vurmak anlamlarına gelir(reyhan-erdem)
- Ars : gelincik hayvan
- Asgılık : askılık
- Assılmak : çekmek (reyhan-erdem)
- Aşgabaı : yemeklik kabak
- Aşşa : aşağı aşşa bun.a_ ,aşşa melle
- Avlaa çaltılarla yapılan çit
- Avlı : avlu
- Aya_ : bir tahıl ölçüm birimi (4 mintan)kile
- Ayak yolu, memişane : tuvalet
- Ayakcık ağaçtan denge sağlamayı sağlayan çocuk oyun aracı
- Aydın.ı gitmek uzak bir yere köyün dışına çalışmaya gitmek-izmiri aşşa gitmek işdi ya
- Ayeni ayeni : vah vah; göryonuz mu gibi bi_ annamı va_
- Ayeni gördünüz mü
- Ayına : ay ana
- Ayının cıbarı : görgüsüzün çocuğu (mehmet özbilen)
- Ayının meytambalı : uğursuz şey
- Aytlaşmaz : ayrılmaz
- Ayvadanası ayva nanesi soğuk algınlığına iyi gelen kaynatılarak içilen bir bitki
- Azat-azatlık : iki tarla arasında serbest alan
- Bacalık bacaya çıkan boşluk
- Badak kısa boylu, küçük
- Badılcan patlıcan
- Badi gudi
- Bağa kaplumbağa
- Bağasık-bağasık dolması bağırsak
- Bağlantı bağlantı etmek
- Bah elbette
- Bakır bakraç
- Balambırt palamut ağacı
- Bali bari, hiç olmazsa
- Balle balya
- Balloz balyoz (mustafa kuş)
- Ban.ı bana,beni
- Barba beraber
- Başı gabak saçı açık(reyhan-erdem)
- Ba'ca bahçe
- Battane battaniye
- Bavıl bavul
- Bayram sancaı
- Baza pazar (reyhan-erdem)
- Bazmeç bazlama
- Be'mez pekmez
- Beketmek kapatmak
- Beleecin gözlü işey
- Beleetmek gözlerini beleetmek
- Bent çaydan arka su döndürme amaçlı engel
- Beran.arı idare edecek kadar
- Bet çok iyi,çok güzel
- Beti ben.zi atmak korkma sonucu oluşan durum
- Beygir at
- Bıçı gibi oomak : fıçı gibi olmak, şişmek (tamer ovalı)
- Bıdak budak
- Bıdibıdi edip durma söylenip durma sessizce konuşma
- Bıdir bıdir gonuşmak kendi kendine veya biriyle kısık sesle konuşup durmak
- Bığırlı büyük gövdeli ağaç(reyhan-erdem)
- Bılambeç bulamaç
- Bıldey buğday
- Bıldır geçen yıl
- Bıli küçük çocuklara söylenir
- Bılik …
- Bırçak burçak
- Bışgı bıçkı
- Bıtırak pıtırak
- Bıza buzağı
- Bi cimcik çok az, azıcık
- Bi gayraggını boşu boşuna
- Bi yo bir kere
- Bi dıkım bir lokma (reyhan-erdem)
- Bicama- bicamalık pijama, kadın giysisi etek altına giyilir
- Bide pide
- Bileydaşı bıçak bilemeye yarayan taş
- Bitdir gıda küçük, küçücük
- Bizim gız bacım anlamında
- Boduç testi
- Boynu-boyna sürekli (reyhan-erdem)
- Bö.ğö büyü. Büyük örümcek (reyhan-erdem)
- Böce böcek
- Böcük böcükle_
- Bödüren baldıran otu olabilir
- Bölce börülce, kuru fasulye
- Bölü böyle (yavuz-erdem)
- Böölek, böölek dutmak hayvanları ısıran bir böcek :öküzü böölek dutdu
- Böörek böbrek
- Böyana büyükanne
- Böyükvuva büyükbaba
- Böyün bugün
- Bun. Sıkıntılı
- Bun.a pınar çeşme yaran yoka aşşa danacı garaşaban vs
- Bungun sıkıntı verici hava
- Burgu ağaç delmede kullanılan bir araç
- Bübe_ bübe_ yalaması biber
- Callak çıplak
- Campil ampul
- Candırma jandarma
- Canerii tatlı bir erik türü
- Canı cümcükmek canı sıkılmak
- Cazıgarı cadı kadın
- Celep hayvan alıp satan
- Ceyran elektrik (reyhan-erdem)
- Cıba coluk çoluk çocuk annamında
- Cıba çocuk
- Cıbıl çıplak,hiçbir şeye sahip olmayan
- Cıbıldak çıplak
- Cığra sigara
- Cıngıl salkım
- Cınk çıkatmamak korkutup ses çıkarmasını engellemek
- Cıpcıbıl çırılçıplak
- Cırmaklamak tırmalamak (reyhan-erdem))
- Cırnak pençe (reyhan-erdem)
- Cırtatmak alanı boş bulmak (reyhan-erdem))
- Cıvdırık-cıvdırmak sızıntı-sızmak
- Cıvık sıvı hale yakın olan
- Cıvlak-cıvlamış-cıvmak oldukça uzamak
- Cızdavat mesh dışına giyilen siyah renkli lastik ayakkabı
- Cızdık-cızdıklamak-cızdıklı karalama-karalamak- karalanmış
- Cızdırma lokma
- Cimcik çok az,birazcık
- Cimciklemek çimdiklemek
- Cingen çingene (reyhan-erdem)
- Cinperi sinirine dokunmak
- Cirbe ezik
- Ciye ciğer
- Ciyeci gediz in yerlilerine söylenir
- Cizi sıra şeklinde
- Covap cevap
- Cuguklamak
- Cugukmak düşünüp durmak sanırım
- Cukcuk erkek çocuğu olmayan kişi
- Culluk kısa boylu
- Cumbak kısa saçlı kız (reyhan-erdem)
- Curu cıvık
- Curuk hindi
- Cürüm
- Çağıl çakıl taşı güccük çağıl
- Çakıldak koyun,keçi gibi hayvanın arkasında kuruyan gübresi
- Çampır çampır fisdan
- Çanak şeke_ çanaı
- Çapıt çaput
- Çavdır çavdar
- Çeki harman sırasında kullanılan araç
- Çente çanta (reyhan-erdem)
- Çepilde çer çöp
- Çepiş çepiç bir yaşındaki keçi
- Çe'lemik çitlembik
- Çevri mendil (reyhan-erdem)
- Çeyil çakıl
- Çıbık çubuk (reyhan-erdem)
- Çıkı çıkın gizli cüzdan
- Çıkım tarlada çalışanların bir seferde gittikleri yol
- Çıkın kirli çıkın derler
- Çımkı sopa
- Çırpak kendir dövmeye yarayan araç
- Çıtlak gatfe bir çiçek adı
- Çilemek çiselemek
- Çongallaşmak bir şeyin başına üşüşmek
- Çöğdürmek ağır gelip dengeyi bozmak
- Çönmek çömelmek
- Çövdürmek işemek (sezer kuş)
- Çöven
- Ç(.)k
- Dagil dugül öyle böyle konuşup durmak
- Dağacık dağarcık tek parça halinde çıkarılmış derinin ayakları bağlanarak kullanılan formu
- Dağerii yabani erik
- Dağlamak yakmak
- Dalamak köpek için birine saldırıp ısırma
- Daldal etmek yürümeye çalışan çocuğun ayakta durması (mustafa kuş)
- Daldırmak içine sokarak almak, doldurmak
- Daldız ağaçtan yapılan yayık
- Dalma su kenarında oyularak yapılan su birikintisi
- Dam hapishane ahır,ağıl
- Danaburnu göverinin köküne zarar veren bir böcek türü
- Dapdayı güzelce
- Dapı etmek beddua etmek
- Daralak gaşmak hemen uzaklaşmak
- Davıl davul
- Dayak çatal eşek sarma değneği
- Dayı güzel
- De gapperif de
- De gidi allam de şaşma ünlemi allahım ben ne yaptım da
- Deddövüsle dee (tamer ovalı)
- Dedek içinde çeşitli şeyler pişirmeye yarayan kap (şeref akgün)
- Değşirmek-den.şirmek devşirmek, toplamak
- Deke teke
- Deke_ teker lek ganı dekeri
- Deke_lek yuvarlak
- Deke_lenmek yuvarlanmak
- Deksemek keçiler için üreme isteği
- Deldirgeç gibi hırpani giyimli
- Deligöt kövün deligötleri
- Delikli para eski para
- Demlik çaydanlık
- Demüstü dam üstü
- Den gali haydi artık
- Den hadi (reyhan-erdem)
- Den.di haydi
- Den.işimsiz ?
- Denk de gali isabet ettir artık
- Dep tekmele depme atmak tekmelemek de'mile tekmele
- Derefi teravih namazı
- Dernemek Derniyip toplamak
- Desdi testi
- Desdire testere
- Desdirebıça bağ bıçağı
- Deste biçilen ekinin demeti
- Deştey kıraç
- De'demek atmak (reyhan-erdem)
- Deymek dokunmak
- Deymen değirmen
- Deyvemek söylemek (reyhan-erdem)
- Deze teyze (reyhan-erdem)
- Dıbır kısa,büyümemiş
- Dığan tava
- Dıkma içgüveyi
- Dıknaz tıknaz
- Dımba şişman
- Dımdızlak : hiç bir şeyi kalmamak (tamer ovalı)
- Dırbız (emrah oruç)
- Dırdıbık ?
- Dırmık tırmık
- Dia ha işte orda
- Dibine gada dibine kadar sonuna kadar
- Dilmek dilimlemek
- Din.gabak aşıp gitmek kafa üstü takla
- Dinelmek ayakta durmak
- Dingiline çıkmak tepesine çıkmak
- Dinim gavır dinim osun
- Dinim lenetle_ dini osun
- Dirgen harman atmada kullanılan araç
- Dişi galek bayan anlamında kullanılır
- Dişleri şangırdamak çok üşümek yada korkmak
- Doba duba
- Dolav dolap
- Doley dolay
- Domalan yer mantarı
- Domalanın kökü ters yada yanlış bir şey söylendiğinde veya yapıldığında söylenen kızgınlık ifadesi
- Dombey dombay manda, camız
- Don pantolon anlamında kullanılıyor
- Don. Don olayı ye_le_ don. Dutmuş
- Don.uz domuz
- Don.cumdan dişlerim şangırdıyyo çok üşüyorum
- Donun ağı pantolon paçalarının birleştiği bölüm
- Doo ha öküzleri durdurma komutu
- Dopdoru dur gali be
- Dömet ça_ketmek
- Dömet demet kendir demeti
- Döndemek döndürmek, geri çevirmek
- Dönek anafor girdap
- Döşeme kendirin biçilmiş haldeki destesi
- Döşeme-lik soğan tohumu (reyhan-erdem)
- Döşşek döşek
- Dövüs deyyus mustafa kuş
- Drü geh çobanların koyun yada keçilere seslenme sözü
- Dutugeç tutacak
- Dutumak tutamak
- Dübek dibek büyük taş havan
- Dükken dükkan, bakkal (reyhan-erdem)
- Dümbek dümbelek
- Dümyat isabet et
- Dürgü demet (reyhan-erdem)
- Dürlenip gitmek yuvarlanıp gitmek
- Düve daşı çammak daşı
- Düve bir yaşında dişi sığır
- Düvé sürümek tomruk haline getirilmiş ağaç
- Düven öküzle çekilen harman aracı
- E'bap ahbap
- Ebe büyükanne
- Ebemek getirmek
- Ecir bücür biçimsiz, yamru yumru
- Eddiya ihtiyar
- Edik çocuk ayakkabısı
- Eefen çok kolay (sezer kuş)
- Eekek erkek
- Eekgibi edeken şinci
- Eeki o, onlar (reyhan)
- Eekinle needen aklınızı geedi
- Eesi yanan odun parçası
- Eeşi ekşi
- Eeşmek yetişmek
- Efelenmek horazlanmak
- Efentafanoomak garışıp gitmek (emrah oruç)
- Effayı boşu boşuna
- Ehsahdan sahiden
- Elci evcil (reyhan-erdem)
- Eldimen eldiven
- Eletdirek elektrik
- Eli geşcek gıda oomak epeyce büyük
- Eligopder helikopter
- Ellikyok kimse yok (isa sarıkaya)
- Emen oyunda yada bostan ekerken kazılan çukur
- Emenim konik oyunda yerini alınmaması için bırakmak
- Emmedi ettin ha emmedi ettin gali
- Emmeğaş evi evin yemek yapılan, yenen odası
- En. İşaret
- En.gasdan şakadan
- En.izi git gaşşım evinize git kardeşim
- En.kgibi onun gibi
- En.lemek hayvanları işaretlemek
- En.seri çivi
- En.teri entari erkek gömleği
- Ençin karafatma (reyhan-erdem)
- Esbit turuncu renkli lezzetli bir tür mantar
- Eselmek ferahlamak (isa sarıkaya)
- Esen rüzgar
- Esgee asker
- Esgitcen sanı bir tür tehdit
- Eşdek meyvelerin yenilmeyen bölümü
- Eşdeklik kapı eşiği
- Eşek toobası eşekle birlikte kullanılan kalın torba
- Eşenlenmek eşelemek (reyhan-erdem)
- Et yağı hayvanın iç yağı
- Etçe pişmiş işkembe (reyhan-erdem)
- Eteklik etek
- Ev oda emmeğaş evi
- Eveen ev önü (reyhan-erdem)
- Evela evvela
- Eveli geçmiş zaman için kullanılır
- Evetlemek acele etmek
- Evgeç gevgeç buruşuk, yıpranmış
- Eviçericek ailecek
- Evlek arsa
- Evyokacı 70’li yıllarda kullanılan bir deyim eok_cı
- Eza kibrit
- Ezelii ezelden beri, oldum olası gibi
- Fa'dik fuddik etmek nazlanmak, gönülsüzlüğünü belli etmek
- Fallak yanar döner
- Fanille fanila
- Felen feşman
- Felen golan
- Fıldırmak fırlatmak
- Fırsat yasiri fırsat kollayan
- Fıyıldamak
- Fıyıltı rüzgar sesi gibi seslere söylenir
- Fıykırık ıslık
- Fileci hileci
- Filte filte gaşmak uzak durmak,yaklaşmamak
- Fingirdek hoppa
- Fisdanlık elbise kumaşı
- Fistan kadın elbisesi
- Fişne vişne
- Fitlemek Gov geçvemek
- Fitne İnsanlar için kötü düşünen aralarını bozan kişi
- Fiy bir yem bitkisi
- Forslanmak koltukları kabarmak
- Foter şapga fötr şapka
- Füştüre (küştüre de olabilir) marangoz aracı
|
|
|
|
|
|
|
|